7 Mayıs 2011 Cumartesi

ev işçilleri sendikalaşıyor

Can güvenliği ve sosyal güvence talepleriyle biraraya gelen ev işçilleri, sendika çağrısı yaptı. Galatasaray Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü sendika çağrısı yapan kadınlardan Gülhan Benli ve Öznur Polat ile görüştü. Benli ve Polat haklarına ka­vuşmak için örgütlenmek zorunda oldukları konusunda hemfikirler.

Sendika­laşma fikri nasıl ortaya çıktı?
Gülhan Benli: Evet, biz günde 4 kadının öldürüldüğü bir yerde yaşıyoruz. Gündeliğe gidip te­cavüze uğrayıp ortadan kaldırılan kadın arkadaşlarımız var. Göçmen ev işçisi ar­kadaşlarımız kayıtsız oldukları için onlar çifte sömürüye maruz kalıyorlar. Beyaz kadın ticareti yapanlar tarafından kullanı­lıyorlar.
Sırf göçmen arkadaşlarımızın bu­radaki sayısı 400-500 bin arasında. İkin­cisi İstanbul'da Türk, Kürt Laz, Çerkez, vs. ev işçisi olarak çalışan kadın sayısı 800-900 bin civarında. Sayımız bu bo­yuttayken ve karşılaştığımız sorunlar or­tadayken örgütlenmemek içten değil.
An­cak, sendikalaşma sürecinde yasal mev­zuatlara ve sendikal bürokrasi engeli­ne takıldığımız için biz kendi kendimize bunu yapmaya çalıştık. İlk önce Konut-İş şubesinde bir sendika çalışması yapma­ya çalıştık ve yasal mevzuatlar nedeniy­le bunu yapamadık. Ama biz bir şekilde sendika olacağız.

"Evlerimizi fabrikaya çevirdiler"

"Ev içi emek" ve "ev işçisi" ne de­mek ? Bu kavramların içine neler sığdırabiliyoruz ?
G.B: Kendi evinde karşılık almadan ko­casına bakan, çocuğunu okula gönderen, evinin yemeğini yapan, bütün hayatını bu şekilde geçiren tüm kadınların harcadı­ğı emek; bir yerlere gidip çocuk bakan, temizlik yapan ve karşılığında para alan herkesin harcadığı emek "ev içi emek" aslında. Tüm bu bakımı kendi evinde ai­lesi için yapan kadınlara "ücretsiz ev iş­çisi" diyoruz.
Yaptığı bakımın, temizli­ğin karşılığında belli bir ücret alanlara ise "ücretli ev işçisi" diyoruz. Ayrıca, evi­ne parça başı iş alıp çalışan da ev işçisi oluyor. Şimdi evlerimizi de küçük küçük fabrikalar haline dönüştürdüler. Patron di­yor ki: "Sen bu paraya bu işi yapmazsan, yapacak çok insan bulurum".
Bu şekil­de, kadınlardan bir işsizler ordusu yara­tıp bizi yedek iş gücü olarak kullanıyorlar.Can güvenliği noktasında hiçbir şeyimiz yok. Bu güvenceyi alabilmek için de tek çıkar yol bir araya gelip mücadele etmek.
Peki, bu sendikanın hangi grupları kapsaması düşünülüyor ?  Talepleriniz nedir ?
G.B: Biz aslında yola, çalışan ev işçileri olarak çıktık. Ama, çalışmayan ev işçileri "Biz ne olacağız?" dediler. Daha sonra ev eksenli çalışan arkadaşlarımızdan gel­mek isteyenler oldu. Zaten; banka emek­lisi, öğretmeni, doktoru geliyor bu işi yapı­yor. Biz, bunlara hayır diyemezdik.
Fark­lı iş alanlarında çalışıyor olsak da sorun­larımız aynı. Doktor olmak, öğretmen ol­mak eskiden "güvendesin" demekti. Şim­di onlar da bizimle aynı konumdalar. Çün­kü artık genel bir güvencesizlik söz konu­su. Sistem, krizle birlikte, elimizdeki hak­ları yonta yonta silip süpürüyor. Öncelikli olarak can ve sosyal güvenliğimizin sağ­lanması gerek.

"Camdan düşmek, kaza değil iş cinayetidir"

Erken emeklilik hakkı ve ayrıca insan­ca yaşayabileceğimiz bir ücret de ta­lep ediyoruz. Göçmen arkadaşlarımızın bizlerle eşit koşullara getirilmesini istiyoruz, çalışma izinlerinin verilmesini istiyoruz ve aynı za­manda oturma izinlerinin verilmesini isti­yoruz. Ücretsiz ev işçisi arkadaşlarımıza da kocalarının karşısında bağımsız ola­bilmesi için de bir maaşın bağlanmasını istiyoruz.
Daha yakın bir zamanda, bir ar­kadaşımız cam silerken camdan düşüp öldü. Bu ölüm için devlet-patron-medya üçgeni "sakarlık" dedi. Bu bir kaza değil, iş cinayetidir.
Tüm bu insanlara nasıl ulaşıyorsu­nuz ? 
G.B: Biz ev işçiliği yaptığımız için belli yerlerden geçiyoruz. Kemerburgaz'a gi­denler belli, Sarıyer'deki villalara gidenler belli. Biz buralarda çalıştığımız için nere­de ne var biliyoruz. Bir de Gebze-Kadıköy tren hattında ev temizliğine giden kadın arkadaşlarımız var.
Öznur Polat: Trenlerde her sabah birbiri­mizi tanıyoruz artık. Adı konulmamış ama aslında köle işçiler her sabah kalkıyor, gi­diyor ve geliyor. Başka bir yaşam yok. Bir insanın dayanma kapasitesi ne kadardır acaba? Türkiye'nin yapısını ayakta tu­tan biz kadınlarız. Gidiyoruz ve geliyoruz. Adımız konulmamış ama bizler köleyiz.
* Galatasaray Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü Öğrencileri'nin gerçekleştirdiği röportaj, üniversitenin öğrenci dergisi "Detay"ın Nisan sayısında yayımlandı. (NV/EÖ)

1 Mayıs 2011 Pazar

Anket doldur para kazan

 Anket doldurarak para kazanma işinin gerek dünyada gerekse türkiyede gün geçtikçe popülaritesi artıyor. Özellikle türkiyede son zamanlarda bu adeta bir meslek haline gelmiş durumda. İnternetten anket doldurarak evinin geçimini sağlayan ev hanımlarını sıkça duyar olduk. 

Anket doldurarak para kazanmak isteyenler için yeni bir site keşvettim: