10 Şubat 2012 Cuma

Gönüllü Google Kullanıcısı 340 dolar kazanacak

Google'a gönüllü olarak katılan kullanıcılar 340 dolar kazanacaklar

Gizlilik politikalarında değişikliğe gittiği için son haftalarda gündemden düşmeyen Google, kullanıcıların internet alışkanlıklarını ölçmek için yeni bir proje hazırladı. Gönüllülük esasına dayanan projeye katılan kullanıcılar, bunun karşılığında Google'dan para alıyor.



Screenwise ismini yaşıyan Google'ın yeni projesi kapsamında internet devi, kullanıcalara Chrome altında çalışan bir eklenti sunuyor ve bu eklentiyi kullanma karşılığında kullanıcılara para ödüyor. Eklentinin Chrome'a entegre edilmesiyle birlikte Google, internette sörf eden kullanıcıların internet alışkanlıklarını takip ediyor. Projeye dahil olup eklentiyi bilgisayarına kuranlara Google, 5 dolarlık Amazon hediye kartı kodu hediye ederken, 3 ayda bir kullanıcılar 5 dolar kazanmaya da devam ediyor. Projenin süresi şimdilik 1 yıl olarak belirlenmiş durumda.

Ancak iş bununla da bitmiyor. Ars Technica'da yer alan habere göre Google, isteyen kullanıcılarına Screenwise projesi kapsamında Screenwise Data Collector (Screenwise Veri Toplayıcı) cihazını veriyor. Cihaz, herhangi bir ağa bağlanıyor ve kullanıcıların internette yaptıkları her şeyi kayıt altına alıyor. Bu cihazı alıp projeye dahil olan kullanıcılara kayıt işlemi karşılığında 100 dolar verilirken, bir yıl süresince de her ay 20 dolar ödeniyor.


GOOGLE TOPLADIĞI BİLGİLERİ NE YAPACAK

Gizlilik kurallarında değişikliğe giden Google'ın bu son hamlesiyle birlikte kafalar da bir hayli karışmış durumda. Akıllardaki soru ise şu: Google topladığı bilgileri ne yapacak, daha da önemlisi kimlerle paylaşacak?



Kayıt olurken kullanıcının karşısına gelen sözleşmede Google, merak edilen bu noktaya açıklık getiriyor aslında. Şirket, topladığı bilgileri akademik enstitüler, reklamverenler ve yayıncılarla paylaşacağını belirtiyor. Ancak "https" gibi gizliliğin maksimum seviyede olduğu durumlarda (örneğin bankacılık işlemleri yaparken) sistem, kullanıcının kaydını tutmuyor ve devredışı kalıyor.



2 BİN 500 KİŞİ PROJEYE KATILDI

Şu ana kadar sisteme 2 bin 500 kişi dahil oldu; ancak haberi yazdığımız sırada google.com/landing/screenwisepanel/ adresine girildiğinde kayıt kabulünün yapılmadığını gördük.



GOOGLE: ZORLAMA YOK, GÖNÜLLÜ KULLANICILARI BEKLİYORUZ

Google, konuyla ilgili şu açıklamaları yaptı: "Diğer pek çok şirkette olduğu gibi biz de daha iyi hizmet verebilmek için kullanıcılarım medya kullanım alışkanlığı üzerine araştırma yapıyoruz. Zaten tamamen gönüllü kullanıcıların katılabildiği sistemde kullanıcılar dilediği sürece bu araştırmamıza katılabiliyor, dilediği zaman ayrılabiliyor."Hürriyet





7 Mayıs 2011 Cumartesi

ev işçilleri sendikalaşıyor

Can güvenliği ve sosyal güvence talepleriyle biraraya gelen ev işçilleri, sendika çağrısı yaptı. Galatasaray Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü sendika çağrısı yapan kadınlardan Gülhan Benli ve Öznur Polat ile görüştü. Benli ve Polat haklarına ka­vuşmak için örgütlenmek zorunda oldukları konusunda hemfikirler.

Sendika­laşma fikri nasıl ortaya çıktı?
Gülhan Benli: Evet, biz günde 4 kadının öldürüldüğü bir yerde yaşıyoruz. Gündeliğe gidip te­cavüze uğrayıp ortadan kaldırılan kadın arkadaşlarımız var. Göçmen ev işçisi ar­kadaşlarımız kayıtsız oldukları için onlar çifte sömürüye maruz kalıyorlar. Beyaz kadın ticareti yapanlar tarafından kullanı­lıyorlar.
Sırf göçmen arkadaşlarımızın bu­radaki sayısı 400-500 bin arasında. İkin­cisi İstanbul'da Türk, Kürt Laz, Çerkez, vs. ev işçisi olarak çalışan kadın sayısı 800-900 bin civarında. Sayımız bu bo­yuttayken ve karşılaştığımız sorunlar or­tadayken örgütlenmemek içten değil.
An­cak, sendikalaşma sürecinde yasal mev­zuatlara ve sendikal bürokrasi engeli­ne takıldığımız için biz kendi kendimize bunu yapmaya çalıştık. İlk önce Konut-İş şubesinde bir sendika çalışması yapma­ya çalıştık ve yasal mevzuatlar nedeniy­le bunu yapamadık. Ama biz bir şekilde sendika olacağız.

"Evlerimizi fabrikaya çevirdiler"

"Ev içi emek" ve "ev işçisi" ne de­mek ? Bu kavramların içine neler sığdırabiliyoruz ?
G.B: Kendi evinde karşılık almadan ko­casına bakan, çocuğunu okula gönderen, evinin yemeğini yapan, bütün hayatını bu şekilde geçiren tüm kadınların harcadı­ğı emek; bir yerlere gidip çocuk bakan, temizlik yapan ve karşılığında para alan herkesin harcadığı emek "ev içi emek" aslında. Tüm bu bakımı kendi evinde ai­lesi için yapan kadınlara "ücretsiz ev iş­çisi" diyoruz.
Yaptığı bakımın, temizli­ğin karşılığında belli bir ücret alanlara ise "ücretli ev işçisi" diyoruz. Ayrıca, evi­ne parça başı iş alıp çalışan da ev işçisi oluyor. Şimdi evlerimizi de küçük küçük fabrikalar haline dönüştürdüler. Patron di­yor ki: "Sen bu paraya bu işi yapmazsan, yapacak çok insan bulurum".
Bu şekil­de, kadınlardan bir işsizler ordusu yara­tıp bizi yedek iş gücü olarak kullanıyorlar.Can güvenliği noktasında hiçbir şeyimiz yok. Bu güvenceyi alabilmek için de tek çıkar yol bir araya gelip mücadele etmek.
Peki, bu sendikanın hangi grupları kapsaması düşünülüyor ?  Talepleriniz nedir ?
G.B: Biz aslında yola, çalışan ev işçileri olarak çıktık. Ama, çalışmayan ev işçileri "Biz ne olacağız?" dediler. Daha sonra ev eksenli çalışan arkadaşlarımızdan gel­mek isteyenler oldu. Zaten; banka emek­lisi, öğretmeni, doktoru geliyor bu işi yapı­yor. Biz, bunlara hayır diyemezdik.
Fark­lı iş alanlarında çalışıyor olsak da sorun­larımız aynı. Doktor olmak, öğretmen ol­mak eskiden "güvendesin" demekti. Şim­di onlar da bizimle aynı konumdalar. Çün­kü artık genel bir güvencesizlik söz konu­su. Sistem, krizle birlikte, elimizdeki hak­ları yonta yonta silip süpürüyor. Öncelikli olarak can ve sosyal güvenliğimizin sağ­lanması gerek.

"Camdan düşmek, kaza değil iş cinayetidir"

Erken emeklilik hakkı ve ayrıca insan­ca yaşayabileceğimiz bir ücret de ta­lep ediyoruz. Göçmen arkadaşlarımızın bizlerle eşit koşullara getirilmesini istiyoruz, çalışma izinlerinin verilmesini istiyoruz ve aynı za­manda oturma izinlerinin verilmesini isti­yoruz. Ücretsiz ev işçisi arkadaşlarımıza da kocalarının karşısında bağımsız ola­bilmesi için de bir maaşın bağlanmasını istiyoruz.
Daha yakın bir zamanda, bir ar­kadaşımız cam silerken camdan düşüp öldü. Bu ölüm için devlet-patron-medya üçgeni "sakarlık" dedi. Bu bir kaza değil, iş cinayetidir.
Tüm bu insanlara nasıl ulaşıyorsu­nuz ? 
G.B: Biz ev işçiliği yaptığımız için belli yerlerden geçiyoruz. Kemerburgaz'a gi­denler belli, Sarıyer'deki villalara gidenler belli. Biz buralarda çalıştığımız için nere­de ne var biliyoruz. Bir de Gebze-Kadıköy tren hattında ev temizliğine giden kadın arkadaşlarımız var.
Öznur Polat: Trenlerde her sabah birbiri­mizi tanıyoruz artık. Adı konulmamış ama aslında köle işçiler her sabah kalkıyor, gi­diyor ve geliyor. Başka bir yaşam yok. Bir insanın dayanma kapasitesi ne kadardır acaba? Türkiye'nin yapısını ayakta tu­tan biz kadınlarız. Gidiyoruz ve geliyoruz. Adımız konulmamış ama bizler köleyiz.
* Galatasaray Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü Öğrencileri'nin gerçekleştirdiği röportaj, üniversitenin öğrenci dergisi "Detay"ın Nisan sayısında yayımlandı. (NV/EÖ)

1 Mayıs 2011 Pazar

Anket doldur para kazan

 Anket doldurarak para kazanma işinin gerek dünyada gerekse türkiyede gün geçtikçe popülaritesi artıyor. Özellikle türkiyede son zamanlarda bu adeta bir meslek haline gelmiş durumda. İnternetten anket doldurarak evinin geçimini sağlayan ev hanımlarını sıkça duyar olduk. 

Anket doldurarak para kazanmak isteyenler için yeni bir site keşvettim:

8 Ocak 2011 Cumartesi

Bavul Ticareti Tohuma Yöneldi




Tekstil ve konfeksiyon ürünleri ile zirveye çıkan bavulticareti, son dönemde değişime uğruyor. Yolcuberaberine getirilen sınırlamaların ardından bavulticaretinin gözdesi 'yükte hafif pahada ağır' ürünler olmaya başladı.
Bu kapsamda ağırlıklı olarak tekstil ve konfeksiyonsektörü ürünlerinin yer aldığı bavul ticaretinin içerisine 'tohum' da eklendi. Tane ile satılan ve kilosu 20 bin liraya kadar çıkan tohumlar, Türkiye'den Rusya başta olmak üzere Balkan ülkelerine yönelikticaretin yeni gözdesi oldu. Laleli'den yurtdışına sadece tekstil ürünleri ihracatı yapılmadığını söyleyen Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği (TSÜAB) Başkanı İlhami Özcan Aygun, son dönemde kilosu 40 lira olan soğan başta olmak üzere önemli miktarda tohum ihracının gerçekleştirildiğini kaydetti.
Aygun, "Kosova, Rusya, Ukrayna, Balkan ülkeleri ve Orta Asya Türk cumhuriyetlerine artık Laleli'den tohum da gidiyor. Önemli lojistik altyapısı var. Bize ulaşan bilgilere göre bazı esnaflar normal gönderdikleri ürünlerin yanına tohumu da ekliyorlar." dedi. Soğan tohumunun gözde olduğunu bildiren Aygun, ambalajı 300 lira olan ve tane ile satılan tohumların da rağbet gördüğünü ifade etti. Bazı tohumların kilo fiyatının 20-30 bin liraya kadar çıktığını dile getiren Aygun, Türkiye'de üretim yapan tohum sanayicileri olarak hedeflerinin büyük olduğunun altını çizdi. Aygun, İslam ülkeleri başta olmak üzere Balkan ülkeleri ve Türk cumhuriyetlerinde düzenlenecek zirveler ile Türk tohumunun tanıtımını yapacaklarını kaydetti. Tohum sektörünün Türkiye'deki büyüklüğü 1 milyar dolar civarında.Türkiye'de üretim gerçekleştiren firma sayısı ise yaklaşık 400. Zaman

Güneydoğulu Kadınların Umudu Mikrokredi

Geçen yıl ağırlıklı Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki iller olmak üzere 13 bin 229 girişimci kadın, toplam 32 milyon 947 bin 243 lira krediyi yatırıma dönüştürdü.
Türkiye Grameen Mikrokredi Programı (TGMP) kapsamında, 49 ilde hiçbir teminat ve kefil istenmeden 2003'ten itibaren 42 bin 306 kadına 74 milyon 122 bin 621 lira kredi verildi.
TGMP Genel Müdürlüğünden aldığı bilgiye göre, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ilk verdiği çeklerle 18 Temmuz 2003'te Diyarbakır'da başlayanuygulama 49 ildeki 65 şube aracılığıyla sürdürülüyor. Hiçbir teminat ve kefil istenmeden güvene dayalı destekler kapsamında bugüne kadar 42 bin 306 kadına 74 milyon 122 bin 621 lira sağlanan desteğin 2011'de de artarak devam ettirilmesi planlanıyor.
Türkiye İsrafı Önleme Vakfı öncülüğünde kentlerdeki valilikler işbirliğiyle yapılan kredi uygulaması kapsamında, kredi kullanan kadınların yüzde 27'si bakkal, terzi, kuaför, kafe, camcı, kasap, mermer dükkanı gibi  yerleri açtı.
Kadınların yüzde 18'i hayvan, sebze ve meyve, halı, hayvan yemi, biber ve boyacılık malzemesi alım satımı için kullandığı kredilerden yüzde 17'si süt ineği, keçi ve koyun yetiştiriciliğinde faydalandı.
Kredilerin yüzde 16'sı el sanatları, çocuklar için kıyafet tasarımı, tatlı ve çeyizlik eşya yapımında, yüzde 10'u güzellik malzemesi satımı, bisiklet kiralama, motosikletle eşya taşıma, yüzde 8'i seyyar satıcılık ve yüzde 4'ü de sebze, pamuk ve buğday yetiştiriciliği gibi işlerde kullanıldı.
81 İLDE ŞUBE HEDEFİ
TGMP Ankara Bölge Müdürü Esat Akgül, verilen kredilerde yüzde 100 geri dönüş oranı sağlandığını, insanlığa hizmet olarak gönüllü sosyal sorumluluk çerçevesinde hizmetin yerine getirildiğini söyledi.
Uygulamanın 2011'de bütün illere yaygınlaşmasını hedeflediklerini anlatan Akgül, şöyle konuştu:
“Mikrokredi işlemlerinde, beş kişilik grup dinamiği uygulanmakta olup kişinin beyanı dışında evrak istenmemekte, teminat ve kefalet aranmamakta, icra ve mahkemeye asla müracaat edilmemektedir.

Ticari bankalardan kredi alırken, ne kadar fazla teminatınız varsa o kadar fazla kredi alırsınız. Mikrokredi de ise 'ne kadar aza sahipsen, o kadar fazla önceliğin vardır' anlayışı hakimdir. Türkiye'de mikrokredi şubeleri, kişi veyakuruluşlardan sağlanan bağışlarla İl Özel İdaresi kanunu çerçevesinde sağlanan fonlar kullanılarak oluşturulmaktadır. Türkiye Grameen MikrokrediProgramı çerçevesinde, yeni mikrokredi şubeleriyle Türkiye İstatisik Kurumu verilerine göre yaklaşık 13 milyon yoksul kişiye ulaşılması mümkündür.”
Uygulamanın Türkiye'de yoksulluğun onurlu şekilde azaltılmasına önemli katkı sağlanabileceğine işaret eden Akgül, “Sadece hibe şeklindeki yardımlarla insanlar, fakirlik ve açlık sınırının üstüne çıkarılamaz. Bu bakımdan, kendi hesabına çalışmayı özendiren ve daha onurlu  yapmaya imkan veren mikrokredi uygulaması Türkiye'de 81 ilde ve bütün ilçelerinde yaygınlaştırılmalıdır” dedi.
Akgül, 2010'da 13 bin 229 girişimciye sağlanan 32 milyon 947 bin 243 lira krediden yoksulluğun yoğun yaşandığı Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki şubelerden daha fazla yararlanıldığını kaydetti.
KREDİYLE İŞ SAHİBİ OLDULAR
Bakkal dükkanının yaşadığı ekonomik zorlukları aldığı mikrokrediyle aşan 3 çocuk annesi Arzu Uğur (31), dağıtılan broşürlerden uygulamadan haberdar olduğunu belirterek, “Aile bütçeme önemli oranda katkı sağlıyorum. Kefilsiz kredi imkanından her girişimci kadın yararlanmalı. En zor zamanımızda mikrokredi imdadımıza yetişiyor” dedi.
Bakkal sahibi Halide Asan da 5 yıldır işlettiği dükkanının sermayesinikullandığı kredilerle attırdığını, eşinin  yerinde yaşadığı sıkıntılar nedeniyle bir süredir evin geçimini bakkaldan kazandıklarıyla sağladıklarını kaydetti. Terzi Hadiye Yılman (53) da krediyle 2 dikiş makinesi aldığını, böylece işlerinin arttığını bildirdi. Mikrokrediyle tatlı dükkanı açan Çiğdem Aktaş da krediyi çevresindeki ev hanımlarından öğrendiğini belirterek, şöyle dedi:
“İlk başta 'yapabilir miyim' diye tereddüt ettim. Eşimin ve çevremdeki ev hanımlarının büyük desteğini gördüm. Başlangıçta 700 lira kredi aldım. Şimdi kendi işimi kurdum. Aile bütçesine katkıda bulunmak isteyen ev hanımlarının mikrokrediye başvurmalarını tavsiye ederim.” Akşam

5 Aralık 2010 Pazar

bebekveanne.com

bebekveanne.com sitesi. Yeşim hanımın sitesi bugün için istediği geliri elde edemese de sürekliliği sağladığında onu da başaracağı kesin gözüküyor. Onun yaptıkları da diğer birçok başarı öyküsünün ilk noktasından farklı değil. Başlangıç noktasında doğru adımları attığı taktirde kendi patronu olması için çok bekleyecek. Yeşim hanım bir doktor arkadaşıylaçalışmak istiyorumbulamıyorumdiye konuşurken, arkadaşı “bir bebek sitesi yapar mısın?” diye sorar. O daneden olmasın” der. Uzun bir süre ansiklopediler, kitap ve dergiler, sağlık kurumlarının ve doktorların internet siteleri, sağlık sitelerinden bilgileri toplar. Siteyi hazırlamaya gelincekolay değildir. İTÜ tasarım kursuna gitmiştir ama internet sitesi tasarımında kullanılan Dreamweaver adlı program hakkında hiç birşey öğrenememiştir. Diğer bir program olan Frontpage` de deneye yanıla sabahlara kadar çalışarak sayfayı oluşturmayı başarır. Site 29 Ocak 2002 de bebekvehayat.com ismi ile dünyaya gelir. Internet üzerinde tanıtım yapmak siteyi duyurmak en zor aşamadır. Üye olduğu Haber.gen.tr` ye internet siteleri bölümünde yayınlanması için eposta yollar, haber.gen.tr` nin her gün gelen epostası siteler bölümüne baktığımda harika bir yazıyı görür. "Dünyaya ilk adımını atan miniklerin bir elinden anneleri bir elinden de "Bebek ve Hayat" tutuyor" yazıyordur. Sitenin sloganı bu olur. Bebek resimleri, anne babalardan yazılar geldikçe mutlu olur, bunlar onu daha da motive eder. Çalışmadığı için zamanının büyük birsmı burada geçirmeye başlar ve kendine ait bir başarı olsun istiyordur. Bir süre sonra kendisi için herşeyi olanbebekveanne.com” ismini alır. Bebek ve Anne 2 Ocak 2004 te ortaya çıkar. Sitede şimdiye kadar toplam 229 bebek resmi gelmiştir ve büyümeye devam etmektedir. Bazı bebeklerin, küçücükken eklediği resminlerden bir kaç ay sonra yeni resimleri gelmeye başlar, büyüdüklerini resimlerden görmek harika bir şeydir. Anne babalar merak edip epostalar ile kendisinedoktor musunuz, yoksa bir anne misiniz?” diye sorarlar. Yeşim hanım ne doktorudur ne de bir annedir. Anne babaların aradıkları bilgiyi bir sürü sayfayı tek tek arayıp bir oradan bir buradan değil, tek bir yerden bulmalarını ister ve bunu yapmaya çalışır. Bebek kulübü fotoğrafları ve okurlardan gelen postalar bölümlerine gözü gibi bakar. Topluluk oluşturmanın ve sitenin yayılmasının bu bölümlerden geçtiğini belki bilerek belki de bilmeyerek keşfetmiştir. Sitenin tasarımı biraz acemice olsa da çok samimi ve içtendir. Daha güzelini yapabilmek için 3 ay kursa gider ve biraz daha geliştirir. Yeni yeni bilgiler öğrenmeye başlar. Sitenin üstündeki reklam ve değişen bebek resimlerini yapmayı öğrenir. Bebekveanne.com’un, anne babaların başucu kitabı olmasını ister. İkincirada ise maddi bir kazancı olmasını hedefler, anne babasına yük olmadan kendi parasını kendisi kazanmak ister. Şimdi çalışacak sitenin gelir modelini kurmaya gelmiştir. Reklam teklifleri gelmeye yavaş yavaş başlayacaktır. Daha sonra mutlaka elektronik ticareti de ekleyerek okuyucularına katma değerler sunacaktır. Bebekveanne.com, ilkhediyem.com’dan biraz farklı bir yoldan ilerlemektedir. İlk site doğrudan elektronik ticaret yaparken diğer içerik üreterek gelir kazanmaya doğru yürümektedir. Her ikisi de birer seçenektir. İkisi bir araya geldiklerinde aslında daha büyük bir sinerji yaratabilirler.

13 Kasım 2010 Cumartesi

Evden Çalışanlar Hangi İşleri Yapıyor.

Oyuncak parçalarının montajından paketlemeye, kibrit kutulama, tükenmez kalem montajı, evde soğan doğrama, evde sepet örme, boncuk işi, dantel örme, şapka dikme, ekmek saklama torbası, bandana dikme, bakliyat torbası dikme, nikah şekeri hazırlama, 


Ev eksenli çalışma

Ev eksenli çalışma biçiminde, zaman sınırlı ve yapılacak iş çoksa, evdeki çocuklar ve yaşlılar da çalışmaya dahil oluyorlar. Bu çalışma biçiminde çalışma saatleri belli değildir. Sigorta, iş garantisi yoktur… Saniye Denli’nin kaleminden.

19. yüzyılın başında İngiltere’de ortaya çıkan sanayi kapitalizmi ev sanayi, manifaktür/atölye ve fabrika sistemi biçiminde gelişti. Fabrika sistemi 20. yüzyılda en gelişmiş haline ulaştı.  Fabrika sisteminin büyük işçi kitlelerini bir araya getirmesiyle birlikte sendikalar kuruldu, işçi hakları ve sınıf bilinci de gelişti, sermaye sınıfının kârlarında azalma oldu. İşçilerin binlercesinin aynı mekanda ve en az 8 saat bir arada olması, kapitalist sınıf için ekonomik ve siyasi sorumluluk getirdi.

Sigorta, sendika, iş saatlerinin düşürülmesi, ikramiye, kreş, işyeri hekimi uygulamasını bertaraf etmek isteyen kapitalist sınıf, üretim sürecini daha küçük parçalara ayırmanın yollarını denedi.

20. yüzyılın son çeyreğinde karşımıza çıkan yeni durum şudur: Büyük fabrika sistemi mümkün olduğunca alt işverenlere (taşeronlara) ayrılmıştır. Taşeron uygulamasının en uç ifadesi ise, ev işlerinden arta kalan zamanlarında ev kadınlarının çalıştırılması demek olan “ev-eksenli çalışma” biçimidir.

“Ev eksenli çalışma” adı verilen bu çalışma biçimi, fabrikalardan alınan işlerin bir aracı tarafından evlere dağıtılıp, sonradan toplanarak fabrikaya iletilmesi biçiminde olmaktadır. İşçi kadınlar işverenle yüz yüze gelmiyorlar. Mahallerde bu işlerin aracılığını (taşeronluğunu) yapanlar oluyor. Örgü, triko-penye işlemeciliği, kazaklara nakış, oyuncak montajı, nikâh şekeri paketlemesi, takı yapımı, elektronik eşya parçaları ve tükenmez kalem gibi ürünlerin montajı söz konusu işler arasındadır. (1)

Ev eksenli çalışma biçiminde, zaman sınırlı ve yapılacak iş çoksa, evdeki çocuklar ve yaşlılar da çalışmaya dahil oluyorlar. Bu çalışma biçiminde çalışma saatleri belli değildir. Sigorta, iş garantisi yoktur. Ara dinlenme, fazla mesai olmadığı gibi, pazarlık etme şansı da pek azdır. Birçok eve dağılmış bulunan bu üretim içinde çalışanların örgütlenmesi de bir hayli zordur.  Çalışan kadınların aldıkları ücret ise, asıl işverenin ödediği paradan, aracının payı çıkarıldıktan sonra belirlenir. Fark aracıya gider. Kadınların çoğu zaman işin gerçek ücreti hakkında fikri dahi olmaz. Bu çalışma tarzından da anlaşılacağı gibi, asıl patron açısından çok kârlı bir durum söz konusudur. Sigortasız ve düşük ücretle istediği kadar kadın işçi çalıştırabilmekte; kira, vergi, servis, yemek vb. sorumluluk da almamaktadır. Üretim alanı “ev”dir. İşin yapıldığı yer görünür değildir. Çalışanlar bir üretim mekânında bulunmadıkları için, işçi-işveren ilişkisinin yaratacağı sınıf bilincinin ilk basamaklarını çıkmak bile mümkün olmuyor. Ev eksenli çalışma, tüm bu sorunlara rağmen ev dışında çalışma imkânı bulamayan kadınlar için bir çalışma alanı ve gelir elde etme biçimi olmaktadır. Kadınların kısmen de olsa ekonomik güçlenmelerini sağlayacak bu çalışma biçimini savunamayız kuşkusuz.

Ancak, kadınların bilinçlenmesi, daha örgütlü hale gelmesi ve aradaki aracıların kaldırılarak daha az sömürülmeleri için yapabileceklerimiz var. “Kooperatif” örgütlenmesi bunlardan biridir. İstanbul Avcılar’da Haziran 2002’de kurulan “Avcılar Ev Eksenli Çalışan Kadınlar Kooperatifi” bunun bir örneği olmuştur.

Türkiye’de bir ilk olan bu kooperatif çalışması, kadınların bilinçlenmesi, özgürleşmesi ve emekleri üzerinde söz sahibi olmaları açısından önemlidir. Kooperatif kadınlara ulaşma yollarını bulmakta, onları örgütlemekte ve emeklerine sahip çıkmaları için destek sunmaktadır. Türkiye’de ev-eksenli çalışan kadınlar, çeşitli örgütlenmeler yaptılar. Bazen atölye çalışmaları şeklinde bazen de dernek şeklinde örgütlendiler. Bu örgütlenmelerin ortaklaştırılması için Diyarbakır, Muğla, İstanbul, Antakya, Ankara’dan 42 ev eksenli çalışan kadının katılımıyla 26–28 Kasım 2004 tarihinde Türkiye’de bir toplantı düzenlendi.

HomeNet (Uluslararası Ev Eksenli Çalışanlar Ağı) “Ev-Eksenli Çalışan Kadınlar 1. Ülke Konferansı” adı verilen bu toplantıya ILO Türkiye temsilcisi ve HomeNet Koordinatörü Jane Tate de katıldı. Konferansın sonuç bildirgesinde şu talepler yer aldı:

“Biz, giderek büyüyen çalışanlarız ve sosyal bir tarafız. Kamu ve devlet politikalarında görünür olmak, taleplerimize cevap bulmak istiyoruz. Bu politikaların oluşturulmasında yer almak istiyoruz. Bizler ev-eksenli çalışan kadınlarız. Çalışan olmamıza bağlı iş ve sosyal güvenlik haklarımızı istiyoruz.” Ev-eksenli çalışanların örgütlenmeleri sadece ülkemize özgü bir şey değil. Ev eksenli çalışmaya daha çok yoksul ülkelerde rastlıyoruz.

1970’lerin başında Hindistan’da SEWA (Serbest Çalışan Kadınlar Örgütü) kuruldu. Bugün 300 bine yakın kadın üyesiyle, örgütlenmesi en zor alanların birinde bir başarı ve örnek elde etti.

Yine aynı yıllarda Portekiz’de Nakış İşçileri Sendikası kuruldu. Örneğin, Madeira Adası’nda evde çalışanların tamamına yakını örgütlendi. Şili, Nepal, Sırbistan’da da benzer kadın örgütlenmeleri vardır. Tüm bu birbirinden bağımsız çalışmaların, dünya ölçeğinde ortaklaştırılması ve ortak talepler etrafında uluslararası dayanışmayı güçlendirmek amacıyla ilk kez 1994’te HomeNet kuruldu. 1 Mayıs 2006’dan beri ise Dünya Ev-Eksenli Çalışanları Federasyonu (HWW) var. HomeNet’in ILO’nun evde çalışma konusunda sözleşme ve tavsiye kararı kabul etmesi için yürüttüğü çalışma vardır. 1996 yılında ILO bir tavsiye kararı kabul etti. Uluslararası örgütlenme gruplar arasında bilgi ve deneyim aktarımı, ortak sorunlar karşısında eylem ve etkinlikler düzenlemek, çeşitli lobi faaliyetleri yürütmek gibi çalışmalar yapmaktadır. ILO Evde Çalışma Sözleşmesi dahilinde (No: 177), bağımlı nitelikteki ev-eksenli çalışanlar artık bir iş yasasına da sahip. İş mevzuatının, ev-eksenli çalışmanın tüm biçimlerini kapsayacak şekilde, ev-eksenli çalışanların işçilik haklarından yararlanmasını sağlar hale getirilmesi gereklidir. Yerel yönetimlerin, ev-eksenli çalışma ve bu alanda çalışan kadınların sorunlarının çözümünde, sorumluluk üstlenmesini ve bu sorumluluğu öncelikli işleri arasında alıp, gerçekleştirmesi önemlidir. Kreş ve yaşlı-hasta bakım hizmetleri de ev eksenli çalışma kapsamında sayılmalıdır. Bu hizmetler belediyelerin güvencesinde, yaygın, ücretsiz ya da çok düşük ücretli olmalıdır. Ev eksenli çalışma biçimi, 19. yüzyıl çalışma koşullarına bir geri dönüşün simgesel ifadesi sayılır. Bu çalışma biçiminin daha fazla sömürü ve kapitalistler için kâr elde etmek olduğu açıktır. İstihdamda kadınlara öncelik verilmesini, sağlıklı koşullarda, yeterli ücret ve sosyal güvencelerle çalışmalarını talep etmek en doğal hak olarak karşımızda duruyor.

(1) Ev eksenli çalışmanın son yıllardaki bir başka biçimi ise, yaşlı ve sakatların evde bakımıdır ki, bunlar daha çok yüksek gelir grubu ailelerin hizmetinde çalışan ve Türki cumhuriyetlerden gelen kadınlardır. (SD,SD)

5 bin dolarla bile iyi işler kurulabilir


‘Sermayem az, ne iş yapabilirim?’ diyen kadınların bahanesi kalmayacak. Ekonomist Atilla Başlar, en az 5 bin dolar sermayesi olan kadınlara yönelik iş fırsatlarını anlattı.
Ekonomist Atilla Başlar, 2001 ekonomik krizinden sonra işsizlikle baş etmeye çalışan ülke ekonomisinin kendisine gelmeye başlamasına rağmen, eğitimli beyaz yakalıların bu krizden herkesten daha fazla etkilendiğini söylüyor. “Belli bir birikimi olan kadın erkek birçok beyaz yakalı, hayalindeki işi kurmak için harekete geçti” diyen Başlar, şöyle devam ediyor:
“Ancak yeterli sermayesi olmayan birçok kadın zorunlu ev kadınlığına başladı. Eminim, iş hayatına alışmış bir kadın için evde boş oturmak dayanılmaz bir duygu olmalı. İşte böyle durumdaki kadınlar az sermayeyle evden yürütülebilecek işler bulmaya başladı.”

İşte iş fırsatları

Yabancı dil, matematik, Türkçe dersleri gibi konularda özel ders vermek, soğuk sandviç, salata satan büfe açmak veya ev yemekleri satılan küçük bir lokanta kurmak akla gelen ilk iş fikirleri arasında. Başlar, kadınların denediği ve başarılı olduğu, işsiz kadınlara da tavsiye ettiği, en az 5 bin dolarlık sermaye gerektiren işleri şöyle sıraladı:
• Çevresi geniş, dışa dönük, girişken kadınlar için tur, düğün gibi etkinlik organizatörlüğü evden kolayca idare edilebilecek bir iş fikri olabilir. Ayda 2 defa 15′er kişinin katıldığı bir etkinlik organize edilse ayda tahmini 6000 YTL (6 milyar lira) ciro yapılabilir. Bunun da yüzde 60-70′i masraflara gitse gayet makul bir düzeyde kazanç elde edilebilir. Organizasyon işine başlamak için öncelikle mekânlarla görüşmek, fiyat anlaşması yapmak, özel etkinlikler için fikirler geliştirmek, anlaşma sağlanınca da maliyeti düşük el ilanları ya da internet vasıtasıyla müşterilere ulaşmak, başlangıç için yeterli olabilir.
• Bir diğer seçenek internet üzerinden iş kurmak. Evde bir bilgisayar ve internet bağlantısının ardından, internet üzerinden servis sağlayıcılarına ulaşıp, sayfa anlaşması yapmak yeterli. Kadın, çocuk, alışveriş gibi konular hakkında web sitesi kurularak, reklam alınarak, gelir sağlanabilir.
• Bir başka iş alanı ise özelleştirilmiş ve uzmanlaşılmış bir konuda e-ticaret sitesi kurmak. İnternetten ulaşabileceğiniz bazı bilişim şirketleriyle anlaşarak yılda 1000 dolar gibi fiyatlara e-ticaret altyapısı temin ediliyor. Tek yapmanız gereken, iyi bir internet altyapısı kurup, şirketlerin sizi yönlendireceği kurumlara yasal başvurularda bulunmak. Sonrasında istediğiniz ürünü satabilirsiniz.
• Medyada tecrübe kazanmış kadınların ayrı bir avantajı var. Şirketlerin basın halkla ilişkiler konusunda ihtiyaçlarını karşılayan bir şahıs şirketi kurmanın maliyeti bir bilgisayar, e-mail ile faks yazılımı, bir telefon ve medyadan kişilere ulaşabilmek için bir telefon listesi.
• Bilgisayar mühendisi veya bilgisayarlara meraklı kadınlara önerilebilecek bir iş fikri de, yazılımcı olmak. Evden, bir bilgisayarla rahatlıkla yazılım geliştirilebilir. Yazılımcılara uygun bir diğer iş ise veri madenciliği. Şirketler piyasayla ilgili istediği bilgileri “veri madencilerine” toplattırıyor.
• Takı tasarım konusunda çalışan kadınlar da güzel örnekler arasında. Evde yarattığınız takıları internet sitesi kurarak satışa çıkarabilirsiniz. Hatta pazarlarda bir koleksiyon çantasıyla satışa sunabilirsiniz.

Emlak sektörü gözde

• Son günlerde emlak sektörü hareketlendi. Çevresi ve bağlantıları güçlü olan kadınlar evden veya aylığı 250-300 YTL’ye kiralanacak bir ofis kurarakemlakçılık sektörüne yönelebilirler.
• Toplam kalite yönetimi danışmanlığı da yapılabilir. SA 8000, OHSAS, ISO, HACCP gibi kalite standart belgelerinin alınabilmesi için şirketlere danışmanlık hizmetleri verebilmek için minimum 3-5 yıllık bir tecrübe ve mühendislik eğitimi yeterli olabiliyor. Kurslarda uzmanlaşıp sertifika almanın maliyeti ise 3000-5000 YTL arasında.
• Ülke gündemini yoğun bir şekilde işgal eden Avrupa Birliği de çeşitli iş imkânları sunuyor. AB hibelerine proje hazırlama konusunda danışmanlık hizmeti vermek, konuya uzak sivil toplum kuruluşlarına, kamu ve özel kurumlara katma değer sağlıyor. Bunun için yabancı dil bilgisi şart. İnternet üzerinden veya AB bilgi ofislerinden bilgi alınabileceği gibi, bu alanda hizmet veren kuruluşlarla bağlantıya geçerek, bu alanda uzmanlaşmak gerekiyor.

Grafik merakınız varsa

• Az sermayeyle kurulabilecek bir diğer iş ise dijital baskı hizmetleri, grafik tasarımı gibi alanları içeren reklamcılıkla ilgili. Fiyatları 10 bin doları aşmayan dijital baskı yazıcıları, grafik tasarımına meraklı ve bu alanda tecrübe kazanmış kadınlara cazip iş fırsatları sunmakta. Bunun içinse, bu alanda hizmet veren baskı kuruluşlarıyla irtibata geçerek, evde yapılan tasarımları satarak dışarıdan hizmet sunulabilir.
• Kitap editörlüğü, redaksiyon yapmak ve kitap yazmak ise yazın diliyle ilgilenen kadınlara bilgisayarla yapabilecekleri cazip bir iş imkânı olarak önerilebilir. Yayınevlerinin dikkatini çekmek için, dilbilgisi pek iyi olmayan bir kitabın eleştirisi yayınevine gönderilebilir.

Milyonlarca Kişi Neden Evde Çalışmayı Tercih Ediyor?

Evde çalışmanın ortaya çıkışı, kendi işini kendi evinde yönetmek isteyenlerin sayısındaki artışın nedenleri, evde çalışmanın şirketlere ve çalışanlara sağladığı avantajlar ve beraberinde getirdiği olumsuzluklar...

Evde Çalışmanın Ortaya Çıkışı
İş yerinde çalışma verimliliği ile ev konforunun birleştiği iyi tasarlanmış bir ofis evde çalışmak... Şirkette yapabileceğiniz tüm işleri yapabileceğiniz bir bilgisayar, her an iş yeri ile görüşebileceğiniz bir iletişim sistemi ve öğle arasında çocuklarınız ve eşinizle beraber mutfakta yemek yemek... Yeni ekonominin ve teknolojinin iş dünyasına armağanı ofis evler bugün pek çok ülkede çok sayıda şirket tarafından tercih ediliyor. Çalışanlar verimlilik ile konforu sunan bu yeni çalışma biçimine artık daha fazla ilgi gösteriyor.
Her ne kadar evde çalışma olgusunun yaygınlaşmasını yeni ekonomiye borçlu olsak da aslında evde çalışmanın tarihçesi daha önceki dönemlere dayanır. 1970' li yıllardan itibaren dünyanın çeşitli ekonomilerinde yaşanan durgunluk ve buna bağlı olarak ortaya çıkan işsizlik işletmelerin istihdam politikalarına yeni yaklaşımlar getirmiştir. Esnek çalışma sistemleri geliştirilmiştir. Ekonomik kriz dönemlerinde işçilerin işlerini kaybetmeden işletmenin ayakta kalmasını sağlamak amacıyla geliştirilen esnek çalışma sistemleri bugünkü iş dünyasında sadece kriz dönemlerinde uygulanmakla kalmamakta, sürekli bir çalışma biçimi olarak görülmektedir.
Evde çalışma zaman esnekliği yanında çalışma yeri esnekliği de sağlamıştır. Bu yönüyle evde çalışmayı esnek çalışma biçimleri arasında en radikal olanı olarak niteleyebiliriz.

Ofise gitmeyip evdeki elektronik donanımla işleri halletmek olarak özetleyebileceğimiz evde çalışma esas olarak şirketler tarafından iş verimliliğini artıran bir yenilik olarak görülmektedir. Ekonomik sistemlerde çalışan ve işveren arasında her zaman bir sorun olarak beliren esnek çalışma sistemleri bugün evde çalışma yaklaşımının taraflarca benimsenmesiyle bir anlaşma ortamına dönüşmüştür.
Şirketler ve çalışanlar arasındaki bu işbirliğini doğrulayan veriler de evde çalışmanın en yaygın olarak görüldüğü ülkeden, Amerika Birleşik Devletleri'nden geliyor. Evde çalışma endüstrisi bu ülkede 427 milyar dolarlık bir parasal büyüklüğe ulaşmış durumda. ABD'de bir iş yerine bağlı olarak evde çalışan veya kendi kendinin patronu olarak işini evde yapan insanların sayısı ise 16 milyonu geçmektedir. Amerikan hükümetinin tahminlerine göre çalışanların % 40'ı haftanın belli günlerinde evlerinde çalışmaktadırlar. Amerika' da faaliyet gösteren SBA (Small Business Administration) adlı kuruluş, evde kurulan ticari işlerin % 57' sinin 5 yıl içinde örgütlenmiş bir şirkete dönüştüğünü tahmin ediyor.

Telekomünikasyon ve Evde Çalışma
Bir şirkete bağlı olarak ofis evlerde çalışmak evde çalışmanın tek biçimi değildir. Kendi işini kurup, bunu ofis evinden yürütmek şeklinde açıklayabileceğimiz "home-based businesses" bir tür evde çalışma biçimidir. Pek çok kişi bir organizasyona bağlı kalmaksızın ve kapsamlı bir iş yerine ihtiyaç duymaksızın evine kurduğu bir ofiste veya atölyede hayatını kazanmak istiyor. Çoğu kez tek kişilik bir organizasyondan oluşan "home based businesses" lar çok farklı alanlarda küçük üretimler yapabiliyor. Örneğin, bir ev kadını küçük bir dikiş makinesi ile terzilik yapabiliyor. Evde yemek yapıp bunu dışarıya satabiliyor. Veya bir yazar ofis evinde yazdığı bir yazıyı yayıncılara gönderebiliyor. Çevirmen iletişim teknolojilerini kullanarak aldığı bir yazıyı yine aynı yolla müşterisine gönderebiliyor.
Bir patrona ve şirkete bağlı çalışmaktan sıkıldınız. Yeterli iş deneyimi ve girişimcilik ruhunu kendinizde görüyorsunuz. Artık kendi işinizin patronu olmak istiyorsunuz. Üstelik işinizi evden yönetmek gibi bir kolaylık size eğlenceli geliyor. Yüksek sesle "Oh be! Dünya varmış. Artık evimde çalışacağım ve patron ben olacağım," diye haykırmak geliyor. İşte tam bu anda beyninizin en akıllı köşesinden gelmesi gereken çağrı "Ben bu değişime hazır mıyım?" sorusu olmalı. Gerçeklere bakarsak, her yıl dünyada binlerce kişi kendi işini yapmak için işinden ayrılıyor. Ancak, bu yolda başarısız olanların sayısı hiç de az değil.
Kendi işinizi evde kurmaya hazırlanırken başlangıçta kendinize sormanız gerekenler şunlar olmalıoğru işi yapmak için yetenek ve bilgiye sahip miyim? Başlangıç maliyeti, potansiyel kazanç ve mal/hizmet fiyatları konusunda araştırma yaptım mı? Pazarlama ve tanıtım için ne oranda bütçe oluşturmalıyım? Vergi ve yasal mevzuat konusunda bilgim var mı?

Bunlar sorulacak temel sorulardır ve daha farklı bilgileri kapsayan geniş bir fizibilite çalışması yapılmalıdır. Faaliyet göstereceğimiz sektörün makro yapısı hakkında da güncel bilgilere ulaşmak için istekli olmalıyız. Sektör rekabetçi olacaktır, global gelişmeler ve yenilikler iş yapış süreçlerinizi etkileyecektir. Örneğin, bir bilgi işlem danışmanı olarak çalışıyorsanız teknolojik buluşlardan her saniye haberdar olmanız gerekir. İşinize yarayan yeni bir yazılım müşterilerinizi arttırabilir ve işinizi kolaylaştırabilir. Üstelik pazarda küçük bir oyuncu olarak yer almanız organize olmuş büyük firmaların sizinle rekabet etmesini engeller. Bu ortamda profesyonelce çalıştığınız takdirde, işinizi büyütebilirsiniz. İşin türü teknolojiyi ne kadar kullanacağımızı, müşterilerimizin özelliklerini belirler. Bir çevirmen olarak çalışıyorsanız müşteriniz ile iletişim teknolojilerini kullanarak rahatça iş yapabilirsiniz. İşinizi e-mail ile alır ve e-mail ile teslim edersiniz. Ayrıca müşterinize mekan olarak uzaklığınız çoğunlukla herhangi bir sorun oluşturmaz. Ancak evde yemek yapıp satan bir ev kadını iseniz, müşterileriniz muhtemelen size daha yakındır ve onlarla yüz yüze görüşme imkanınız vardır.
Çok farklı iş kollarında tek başına gerçekleştirilebilen, işin yapısına göre teknolojinin devreye girdiği bu işlere birkaç örnek:

  • Halkla ilişkiler ve imaj danışmanlığı
  • Küçük çaplı reklam ajansı
  • Aerobik öğretmenliği
  • Vücut ve masaj terapisti
  • Bilgisayar danışmanlığı
  • İç mimarlık
  • Fotoğrafçılık
  • Antikacılık
  • Marangoz ustalığı
Evde Çalışma Niçin Bu Kadar Tercih Ediliyor?
Bu soruyu çalışanlara sorsaydık şu yanıtı alırdık: Evde çalışmak çok rahat. Verimliliğim artıyor ve trafik stresi yaşamıyorum. Şirket sahipleri ve yöneticiler ise muhtemelen, böyle bir çalışma sisteminin doğru uygulandığı takdirde, iş verimliliğini artırdığını ve ofis maliyetlerini azalttığını savunurlardı.
Ofis evlerin yaygınlaşmasının diğer nedenlerini şöyle sıralayabiliriz:
  • İletişim teknolojilerinin iş hayatına sokulması. Ofisteki işi diskete kaydedip evdeki bilgisayara aktarmak ve evde çalışmak aslında ofis evlerin önünü açan önemli bir gelişmeydi. Sonraki dönemlerde internet ve mobil servisler ofis evlerin elverişli bir çalışma ortamına dönüşmesini sağladı. E-mail, sesli mesaj, faks, çağrı sistemleri gibi iletişim kolaylıkları;telefon, faks makinesi, yazıcı gibi donanımlar evleri adeta bir çalışma cennetine çevirdi.
  • "Home based businesses" lardaki hızlı artış. Pek çok kişi küçük çaplı ticari işlerini evlerinde yürütmek istemektedir. Kendi kendinin patronu olmayı tercih edenler evlerinde oluşturdukları küçük bir ofisin iş hacimleri için yeterli olacağını düşünmektedirler.
Kadınlar ve Evde Çalışma
Günümüzde kadınların çalışma dünyasına olan katkıları esnek çalışma sistemleri ile birlikte hız kazanmıştır. Kazancıyla ekonomik bağımsızlığını kazanan ve aile bütçesinin sorumluluğunu paylaşan çalışan kadınlar için evde çalışma, kadınların çalışma hayatında karşılaştığı birtakım sıkıntıları hafifletmiştir. Çalışan kadınlar en çok iş ile aile rolleri arasında her zaman var olan çatışmalardan yakınmaktadırlar. İnsan kaynaklarına önem veren şirketler çalışan kadınların kariyer gelişimini sağlarken aynı zamanda ev ile ilgili sorumluluklarını da yerine getirmeleri için evde çalışma sistemine öncelikle kadınları dahil etmiştir.
Kadınları evde çalışmaya teşvik eden etkenlerin başında ev halkı ile daha sıkı bir iletişim içine girme isteği yer alır. İş yaşamının yüksek temposundan geriye az bir zaman kalmakta ve çalışan kadın eve yorgun dönmektedir. Evde kendisini bekleyen işler, yemek yapmak, temizlik, ev bakımı ve aile ile ilgilenmek için enerji ve istek kalmamaktadır. Bu olumsuz durumu yaşamak istemeyen kadın için evde çalışma iyi bir fırsat olabilmektedir. Üstelik evin rahatlığı ve esnek çalışma ortamı evde çalışmayı kadınlar için cazip kılmaktadır. Evde çalışan kadınların dikkat etmesi gereken en önemli nokta ise ev yaşamı ile iş arasındaki dengenin sağlıklı kurulmasıdır. Bu dengeyi kurmada kadınlar erkeklere göre daha da zorlanır. Evin toparlanması, temizliği, çocukların bakımı özellikle erkek egemen toplumlarda kadınlara yüklenir. Bu sorumluluktan çalışan kadınlar da payını alır. Çalışan kadın bu tempoyu iyi ayarlamalı, evde çalışma saatlerini belirlemeli ve o saatlerde işi ile ilgilenmelidir. Ofis evi kullanan bir başkası varsa çalışma saatleri ona göre ayarlanmalıdır. Ofis evin iki veya daha çok kişi tarafından kullanılması her zaman belgelerin kaybolması veya karışması için risk yaratır. Bunu önlemek için ofis evi kullanan diğer aile bireyleri ile anlaşmalı ve yer paylaşımı yapılmalıdır. Ayrıca kendimize ait programlar ve dosyaları da şifre koyarak güvenli tutmalıyız.
Kariyer gelişimi için evde çalışmayı bir fırsat olarak gören çalışan kadınlar dışında, "görünmeyen sanayi işçiliği" sektöründe çalışan kadınlar ne yazık ki işin karanlık yüzü olarak karşımıza çıkıyor. Eve iş verme olarak adlandırabileceğimiz bu sistemde işveren, az bir ücret karşılığında işçinin kendi evinde üretim yapmasını sağlamaktadır. Fabrika üretimine göre daha ucuz olan bu sistemin maliyet düşüklüğü işçiye daha az ücret verilmesinden kaynaklanıyor. Eve iş verme sisteminde çalışanların çoğu kadınlar ve çocuklardır.

Sınırlı becerilere sahip olan ve maddi gücü az olan kadınlar genellikle parça başı üretim üzerinden ücret almaktadırlar. Bu tür evde çalışma kayıt dışı ekonomiye girer ve işverenin vergi, sigorta ve fabrika maliyetlerini azaltır. Nitelikli kadın çalışanların çalışma ortamlarındaki konfor ve verimliliğin tersine, eve iş verme sistemi her açıdan olumsuzluklarla doludur.
Eve iş verme sisteminde evde çalışmanın huzuru, rahatlığı ve çalışma zevki yoktur. Bu sistemde özgürlük çok sınırlıdır, çalışan yapacağı işi kendisi belirlemez. İşini belli bir zaman dilimi içerisinde bitirmek zorundadır. Çalışma için özel bir ofis veya alan söz konusu değildir. Ayrıca düzenli bir iş kapasitesi de gerçekleşmez. İşveren bazen çok fazla iş getireceği gibi bazen hiç iş olmamaktadır. Çalışanlar ya çok iş altında ezilmekte, ya da geçici bir süre işsiz kalmaktadırlar. Eve iş verme sisteminin yasal durumu ise tamamen yasasızlıktan oluşmaktadır. İşveren tarafından herhangi bir sosyal güvence sağlanmamaktadır. Ücretler çok düşüktür. Kontrol tamamen işverenin elindedir. Çalışanın kontrol edebildiği tek durum ise çalışıp çalışmama isteğidir. Bu da çoğu kez ekonomik durumun zayıflığından dolayı çalışanı işverenin şartlarına bağlı kalmaya mahkum etmektedir.
Sonuçta eve iş verme sistemi bir istihdam türü olarak görülse de yasal dayanak yoksunluğu, olumsuz çalışma koşulları ve düşük ücret kadınlar için cazip olmayan bir iklim yaratmaktadır.