13 Kasım 2010 Cumartesi

Ev eksenli çalışma

Ev eksenli çalışma biçiminde, zaman sınırlı ve yapılacak iş çoksa, evdeki çocuklar ve yaşlılar da çalışmaya dahil oluyorlar. Bu çalışma biçiminde çalışma saatleri belli değildir. Sigorta, iş garantisi yoktur… Saniye Denli’nin kaleminden.

19. yüzyılın başında İngiltere’de ortaya çıkan sanayi kapitalizmi ev sanayi, manifaktür/atölye ve fabrika sistemi biçiminde gelişti. Fabrika sistemi 20. yüzyılda en gelişmiş haline ulaştı.  Fabrika sisteminin büyük işçi kitlelerini bir araya getirmesiyle birlikte sendikalar kuruldu, işçi hakları ve sınıf bilinci de gelişti, sermaye sınıfının kârlarında azalma oldu. İşçilerin binlercesinin aynı mekanda ve en az 8 saat bir arada olması, kapitalist sınıf için ekonomik ve siyasi sorumluluk getirdi.

Sigorta, sendika, iş saatlerinin düşürülmesi, ikramiye, kreş, işyeri hekimi uygulamasını bertaraf etmek isteyen kapitalist sınıf, üretim sürecini daha küçük parçalara ayırmanın yollarını denedi.

20. yüzyılın son çeyreğinde karşımıza çıkan yeni durum şudur: Büyük fabrika sistemi mümkün olduğunca alt işverenlere (taşeronlara) ayrılmıştır. Taşeron uygulamasının en uç ifadesi ise, ev işlerinden arta kalan zamanlarında ev kadınlarının çalıştırılması demek olan “ev-eksenli çalışma” biçimidir.

“Ev eksenli çalışma” adı verilen bu çalışma biçimi, fabrikalardan alınan işlerin bir aracı tarafından evlere dağıtılıp, sonradan toplanarak fabrikaya iletilmesi biçiminde olmaktadır. İşçi kadınlar işverenle yüz yüze gelmiyorlar. Mahallerde bu işlerin aracılığını (taşeronluğunu) yapanlar oluyor. Örgü, triko-penye işlemeciliği, kazaklara nakış, oyuncak montajı, nikâh şekeri paketlemesi, takı yapımı, elektronik eşya parçaları ve tükenmez kalem gibi ürünlerin montajı söz konusu işler arasındadır. (1)

Ev eksenli çalışma biçiminde, zaman sınırlı ve yapılacak iş çoksa, evdeki çocuklar ve yaşlılar da çalışmaya dahil oluyorlar. Bu çalışma biçiminde çalışma saatleri belli değildir. Sigorta, iş garantisi yoktur. Ara dinlenme, fazla mesai olmadığı gibi, pazarlık etme şansı da pek azdır. Birçok eve dağılmış bulunan bu üretim içinde çalışanların örgütlenmesi de bir hayli zordur.  Çalışan kadınların aldıkları ücret ise, asıl işverenin ödediği paradan, aracının payı çıkarıldıktan sonra belirlenir. Fark aracıya gider. Kadınların çoğu zaman işin gerçek ücreti hakkında fikri dahi olmaz. Bu çalışma tarzından da anlaşılacağı gibi, asıl patron açısından çok kârlı bir durum söz konusudur. Sigortasız ve düşük ücretle istediği kadar kadın işçi çalıştırabilmekte; kira, vergi, servis, yemek vb. sorumluluk da almamaktadır. Üretim alanı “ev”dir. İşin yapıldığı yer görünür değildir. Çalışanlar bir üretim mekânında bulunmadıkları için, işçi-işveren ilişkisinin yaratacağı sınıf bilincinin ilk basamaklarını çıkmak bile mümkün olmuyor. Ev eksenli çalışma, tüm bu sorunlara rağmen ev dışında çalışma imkânı bulamayan kadınlar için bir çalışma alanı ve gelir elde etme biçimi olmaktadır. Kadınların kısmen de olsa ekonomik güçlenmelerini sağlayacak bu çalışma biçimini savunamayız kuşkusuz.

Ancak, kadınların bilinçlenmesi, daha örgütlü hale gelmesi ve aradaki aracıların kaldırılarak daha az sömürülmeleri için yapabileceklerimiz var. “Kooperatif” örgütlenmesi bunlardan biridir. İstanbul Avcılar’da Haziran 2002’de kurulan “Avcılar Ev Eksenli Çalışan Kadınlar Kooperatifi” bunun bir örneği olmuştur.

Türkiye’de bir ilk olan bu kooperatif çalışması, kadınların bilinçlenmesi, özgürleşmesi ve emekleri üzerinde söz sahibi olmaları açısından önemlidir. Kooperatif kadınlara ulaşma yollarını bulmakta, onları örgütlemekte ve emeklerine sahip çıkmaları için destek sunmaktadır. Türkiye’de ev-eksenli çalışan kadınlar, çeşitli örgütlenmeler yaptılar. Bazen atölye çalışmaları şeklinde bazen de dernek şeklinde örgütlendiler. Bu örgütlenmelerin ortaklaştırılması için Diyarbakır, Muğla, İstanbul, Antakya, Ankara’dan 42 ev eksenli çalışan kadının katılımıyla 26–28 Kasım 2004 tarihinde Türkiye’de bir toplantı düzenlendi.

HomeNet (Uluslararası Ev Eksenli Çalışanlar Ağı) “Ev-Eksenli Çalışan Kadınlar 1. Ülke Konferansı” adı verilen bu toplantıya ILO Türkiye temsilcisi ve HomeNet Koordinatörü Jane Tate de katıldı. Konferansın sonuç bildirgesinde şu talepler yer aldı:

“Biz, giderek büyüyen çalışanlarız ve sosyal bir tarafız. Kamu ve devlet politikalarında görünür olmak, taleplerimize cevap bulmak istiyoruz. Bu politikaların oluşturulmasında yer almak istiyoruz. Bizler ev-eksenli çalışan kadınlarız. Çalışan olmamıza bağlı iş ve sosyal güvenlik haklarımızı istiyoruz.” Ev-eksenli çalışanların örgütlenmeleri sadece ülkemize özgü bir şey değil. Ev eksenli çalışmaya daha çok yoksul ülkelerde rastlıyoruz.

1970’lerin başında Hindistan’da SEWA (Serbest Çalışan Kadınlar Örgütü) kuruldu. Bugün 300 bine yakın kadın üyesiyle, örgütlenmesi en zor alanların birinde bir başarı ve örnek elde etti.

Yine aynı yıllarda Portekiz’de Nakış İşçileri Sendikası kuruldu. Örneğin, Madeira Adası’nda evde çalışanların tamamına yakını örgütlendi. Şili, Nepal, Sırbistan’da da benzer kadın örgütlenmeleri vardır. Tüm bu birbirinden bağımsız çalışmaların, dünya ölçeğinde ortaklaştırılması ve ortak talepler etrafında uluslararası dayanışmayı güçlendirmek amacıyla ilk kez 1994’te HomeNet kuruldu. 1 Mayıs 2006’dan beri ise Dünya Ev-Eksenli Çalışanları Federasyonu (HWW) var. HomeNet’in ILO’nun evde çalışma konusunda sözleşme ve tavsiye kararı kabul etmesi için yürüttüğü çalışma vardır. 1996 yılında ILO bir tavsiye kararı kabul etti. Uluslararası örgütlenme gruplar arasında bilgi ve deneyim aktarımı, ortak sorunlar karşısında eylem ve etkinlikler düzenlemek, çeşitli lobi faaliyetleri yürütmek gibi çalışmalar yapmaktadır. ILO Evde Çalışma Sözleşmesi dahilinde (No: 177), bağımlı nitelikteki ev-eksenli çalışanlar artık bir iş yasasına da sahip. İş mevzuatının, ev-eksenli çalışmanın tüm biçimlerini kapsayacak şekilde, ev-eksenli çalışanların işçilik haklarından yararlanmasını sağlar hale getirilmesi gereklidir. Yerel yönetimlerin, ev-eksenli çalışma ve bu alanda çalışan kadınların sorunlarının çözümünde, sorumluluk üstlenmesini ve bu sorumluluğu öncelikli işleri arasında alıp, gerçekleştirmesi önemlidir. Kreş ve yaşlı-hasta bakım hizmetleri de ev eksenli çalışma kapsamında sayılmalıdır. Bu hizmetler belediyelerin güvencesinde, yaygın, ücretsiz ya da çok düşük ücretli olmalıdır. Ev eksenli çalışma biçimi, 19. yüzyıl çalışma koşullarına bir geri dönüşün simgesel ifadesi sayılır. Bu çalışma biçiminin daha fazla sömürü ve kapitalistler için kâr elde etmek olduğu açıktır. İstihdamda kadınlara öncelik verilmesini, sağlıklı koşullarda, yeterli ücret ve sosyal güvencelerle çalışmalarını talep etmek en doğal hak olarak karşımızda duruyor.

(1) Ev eksenli çalışmanın son yıllardaki bir başka biçimi ise, yaşlı ve sakatların evde bakımıdır ki, bunlar daha çok yüksek gelir grubu ailelerin hizmetinde çalışan ve Türki cumhuriyetlerden gelen kadınlardır. (SD,SD)

Hiç yorum yok: