13 Kasım 2010 Cumartesi

EV EKSENLİ ÇALIŞAN KADINLAR SENDİKALAŞIYOR

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de her tür güvencesiz çalışma biçimi ve bu arada ev-eksenli çalışma yaygınlaşıyor; Ev-eksenli çalışanlar, 1994’ten beri ülkemizde de kendi hak örgütlenmelerini oluşturmak için mücadele veriyorlar. 2008’de oluşturdukları ülke ölçeğindeki Dayanışma Ağı’nı 2008 sonunda Sendika Girişimi’ne dönüştürdüler. Sadece ev-eksenli çalışmada değil, her tür güvencesiz çalışmada, kadınlar çoğunluğu oluşturuyor. Bunun en önemli nedenlerinden biri, karşılıksız kadın emeğinin merkezi önemi ve yaygınlığı. Ev-eksenli çalışanlar, kendi çalışma biçimlerini yaygınlaştıran nedenlerin ortak olduğu saptaması zemininde, tüm güvencesiz çalışanlara, tüm kadınlara güç birliği çağrısı yapıyorlar.
Bu çağrı önemli.Çünkü kadınlar olarak hem emeğimize karşılıksız biçimde el konulması üzerinden ortaklaşıyoruz hem de güvencesiz çalışma biçimlerinde başka her yerde olduğu gibi Türkiye’de de çoğunluğu bizler oluşturuyoruz. Ev-eksenli çalışanların örgütlenme mücadelesi, sadece bir çalışan kesimin basitçe sendika kurmasından ibaret değil; çok zor koşullarda yaşayan ve çalışan kadınların zorlu bir süreçte kendi örgütlenmelerini yaratmalarının bir örneği. Bu niteliğiyle de hem kadın hareketine hem emek hareketine güç katacağı inancıyla, ev-eksenli çalışan kadınların kadın ve emek hareketine yönelik yazdıkları deklarasyonu yayınlıyoruz:
TÜRKİYE HOMENET
EV-EKSENLİ ÇALIŞANLAR SENDİKASI GİRİŞİMİ
DEKLARASYONU VE GÜÇBİRLİĞİ ÇAĞRISI
Biz kimiz?
Bizler, ev eksenli çalışanlarız.
Ev-eksenli çalışma, özellikle küreselleşmeyle birlikte tüm dünyada yaygınlaşan güvencesiz çalışma biçimlerinden biridir. Ev-eksenli çalışmayı ülkemizde başlıca üç istihdam ilişkisi içinde gerçekleştiririz: Parça başı çalışma, siparişle çalışma ve kendi hesabına çalışma. İlk ikisi bağımlı çalışmadır ve “evde çalışma” olarak da adlandırılır. Üçüncüsü ise ILO’nun (Uluslararası Çalışma Örgütü) 177 sayılı Evde Çalışma Sözleşmesi kapsamına girmemesi nedeniyle bağımsız çalışma sayılır. ILO, 1996’da kabul ettiği 177 sayılı sözleşmesinde, “evde çalışan… tarafından, kendi evinde veya işverenin işyeri hariç kendi seçtiği” bir mekanda, “ödeme karşılığı yapılan” ve “teçhizatı, malzemeyi ve kullanılan diğer girdileri kimin sağladığı önemli olmaksızın, işveren tarafından belirlenen bir ürün veya hizmetle sonuçlanan iş” olarak tanımlanmıştır. Ama hem bu üç istihdam ilişkisini hayatımızın aynı haftasında hatta gününde sürdürdüğümüz için, hem de kendi hesabına çalışmamızın girdi sağlayıcılardan ve alıcılardan bağımsızlığı tartışmalı olduğu için, bu tartışmayı yapmıyoruz ve kapsayıcı bir terim olarak “ev-eksenli çalışma”yı tercih ediyoruz.
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de, ev-eksenli çalışanların büyük çoğunluğu kadındır. Ülkemizde bu oran, yüzde 90’ı aşkın. Dünyada da hangi gelişmişlik düzeyinde olursa olsun, ev-eksenli çalışanlar içinde kadın oranı, en düşük yüzde 70’lerde seyrediyor.
Bunun tek sebebi yok. Ama en önemli sebebi, karşılıksız emeğimizdir. Biz kadınlar, hem çocuk, yaşlı, hasta ve engellilerin bakımından sorumluyuz; hem ev işleri, “evin ekmek getireni”nin hizmeti bizim omuzlarımızda. Hem de ücretsiz aile işçisi olarak tarımda ya da kentsel küçük “aile işletmeleri”nde çalışırız. Ülkemizde yapılmış bir çok çalışma, küçük “aile işletmelerinin” karşılıksız kadın emeği olmasa ayakta kalamayacağını gösteriyor.
Yani, ev-eksenli çalışmamızın en önemli nedeni, kadınların sırtındaki bu yüklerin hepsini birden omuzlamaya kalkışmamızdır. Bu nedenle, kadın olarak yaşadığımız sorunlar, ev-eksenli çalışma sorunlarımızdan ayrı düşünülemez.
Bizler işçiyiz. Ama çalışması görünmeyen, emeği yok sayılan, işçi olduğu tanınmayan işçileriz. Çalıştığımız bile kabul görmeyince, işçiliğimizden doğan haklarımız da tanınmaz. Sosyal güvencemiz yok, sosyal güvenliğimiz yok. Güvenceli çalışan işçilerden tek farkımız, işverenin işyerinde çalışmıyor oluşumuz. Yoksa bizler de tıpkı diğer işçiler gibi, geçimimizi sağlamak üzere çalışıyoruz.
Ne istiyoruz?
Dolayısıyla öncelikle görünürlük istiyoruz. Ev-eksenli çalışmanın, ‘hobi’, ‘boş zaman faaliyeti’ değil, çalışma olduğunun kabulünü istiyoruz.
Ev-eksenli çalışan işçiler olarak tanınmak istiyoruz. Buna bağlı güvenceli çalışan işçilerle eşit haklara sahip olmak istiyoruz. Yani, işçiliğimizden kaynaklanan tüm haklarımızı istiyoruz.
Bizler de diğer işçiler gibi sömürülüyoruz. Sömürüldüğümüzü biliyoruz, ama şimdiye kadar bilmezden geliyorduk. Ama artık sömürülmek istemiyoruz.
Bunun için dayanışma istiyoruz. Kadın olarak yaşadığımız sorunlar, ev-eksenli çalışmamızla iç içe: yani kadınlarla dayanışmak önemli bizim için. Tek tek kadınlarla da, kadın örgütleriyle de dayanışma geliştirmek istiyoruz. Ayrıca ailemizde, yakın çevremizde, mahallemizde de, işçi olduğumuzun kabul edilmesini yükümüzün tanınmasını ve dayanışma istiyoruz.
Tek güvencesiz çalışan işçi grubu biz değiliz. Ayrıca güvenceli çalışanların da hakları aşınıyor, aslında onların güvencelerinin de güvencesi yok. Yani, diğer işçi gruplarıyla dayanışma istiyoruz. Ortak sorunlarımız var, çözümlerimiz de ortak olabilir.
Ne yapıyoruz?
Örgütleniyoruz. Biz hem iş üzerinden yani gelir amaçlı, hem de haklar üzerinden örgütleniyoruz. Her iki tür örgütlenmeyi de yerel, ülke ölçeğinde, bölgesel ve uluslararası ölçeklerde gerçekleştirmeye özen gösteriyoruz.
Uluslararası örgütlenme, başından beri çok önemli bizim için. Dünya Evde Çalışanlar Federasyonu’nun (FHWW) aktif bir üyesiyiz.
Ülke içinde ve uluslararası olarak çeşitli taraflarla bağlantı kurmaya, ittifaklar oluşturmaya özen gösteriyoruz. Öncelikle her türlü işçi kesimi, bizim potansiyel müttefikimizdir. Yani, tüm informel ya da güvencesiz çalışanlar –tarım işçileri, geçici işçiler, ev hizmetlileri, part time çalışanlar, çağrı usulü çalışanlar,…-, ve ayrıca formel çalışanlar yani fabrika işçileri, büro işçileri, serbest bölge çalışanları, sözleşmeli çalışanlar, öğrenciler, emekliler.. bizim güçbirliği yapacağımız kesimlerdir. Ayrıca kadınlar, kadın örgütleri de önemli bir müttefikimizdir.
Ayrıca araştırmacılar, kamu kurumlarının temsilcileri de işbirliği içinde olmaya, birlikte çalışmaya özen gösterdiğimiz kesimler.
1994’ten beri süren faaliyetlerimiz, geçen yıl Türkiye HomeNet Ev-Eksenli Çalışan Kadınlar Dayanışma Ağı’nın kurulmasıyla önemli bir aşamaya gelmişti. Şimdi de sendikalaşma kararı aldık ve Dayanışma Ağımızı, Türkiye HomeNet Ev-Eksenli Çalışanlar Sendikası Girişimi’ne dönüştürdük.
Şu an ülkemizde geçerli yasaların bizim sendikalaşmamıza imkân vermediğini biliyoruz. Ama uluslararası hukuktaki dayanaklarımızı ve TC Anayasası’nın uluslararası hukuka öncelik verdiğini de biliyoruz. Girişimimizin hukukiliğine ve meşruiyetine inancımız tam. Önümüze bir tartışma ve sendikamızı bu yaygın tartışmalar sürecinde oluşturma süreci koyduk. Bu süreçte ilmik ilmik sendikamızı dokuyacağız.

Hiç yorum yok: