13 Kasım 2010 Cumartesi

Evde oturan erkek-çalışan kadın!


Bir kız arkadaşım sinirli bir şekilde beni aradı, ilk lafı da "Bu erkeklerin çocuk tavırlarından bıktım!" Sizin gibi ben de anlamadım tabii ki, ne olduğunu sordum. Meğer, takıldığı genç erkek arkadaşı ilk kez onun evine gitmiş uyandıkları sabah "senin bu bahçeyi biraz adam edeyim, ben burada yaşarım yahu" diye esprili bir dille yaklaşmış kıza. Arkadaşım da bunu duyunca delirmiş tabii, "Burası benim evim, bana kadar bir yaşam alanı var, bahçeme karışamazsın. Ne zaman seninle bir eve çıkarız o zaman beraber yaşamaya başlarız, o zaman bahçeyi de düzenlersin, garajı da" deyip çocuğu evden postalamış. Kadınla erkeğin yer değiştirdiğinin güzel bir kanıtı! Eskiden yuva hayali kuran genç kızların yerini şimdilerde küçük adamlar aldı. Hali vakti yerinde bir kadın buldukları zaman evlerine çökmek, mümkün olduğu kadar çalışmamak, kız arkadaşı ona ne hak görürse hiç sıkılmadan kabul edip sesini çıkarmamak mottoları. Kadını ne derse o yani! Ona dokunmayıp, bir iş yapmasını istemesinler de ne olursa olsun! Yani günümüz erkekleri kadınlar tarafından bakılmak istiyorlar artık, başka boyuta geçtiler. Ama diğer taraftan da erkekliklerini sürdürüyorlar tabii ki. Buzdolabına bir tane bir şey koymayıp, eksikliğinde de hesap sorabiliyorlar.
ÇOKPARTNERLİ DÖNEM
Bu durum, kadınların "çok partnerli" döneme geçişini sağladı doğal olarak. Eskiden erkeklerin 3-5 partneri varken, şimdi kadınlarda bu durum hâkim. Her gece başkalarıyla takılanlar kadınlar oldu günümüzde. Erkek, kendi arkadaşlarıyla tatile gidiyorsa kız arkadaşı da kız kıza bir yerere gitmek yerine, koşuyor diğer sevgililerinin yanına. Kadınların bu kadar güçlü olmasının bir diğer nedeni ise artık kadınların üzülme sınırlarını kendileri belirliyor olmaları. Erkekleri analiz edip adam evliyse ona göre, ruhsuzsa ona göre davranıp çok fazla takmamaya çalışıyorlar. Gözü yaşlı, kalacak yer arayan erkeklerin çoğaldığını eminim siz de fark etmişsinizdir.
HEM GÖZE HEM KULAĞA
Yaz mevsiminin geldiğini anladığımız şeylerin başında gelen festivallerin en babası İstanbul Caz Festivali de başladı. Bünyesindeki 50 konserle İstanbullulara hatırlanacak zamanlar geçirtecek olan Caz Festivali'nin bu seneki bence en önemli konuğu Seal! Matraş sponsorluğunda verilecek olan konserde enfes bir müzik döneceğine eminim. Son albümündeki swing dokulu şarkıları bizimle paylaşacağını düşünüp heyecanımı katlıyorum. Konserle ilgili en çok merak edilen konu da tabii ki Seal'le beraber top model Heidi Klum'ın da gelip gelmeyeceği. Seal'm performanslarını kaçırmadığı gerçeği umudumuzu artırıyor. Bir başka merak edilen de Grace Jones konseri. Hani gerçek bir deliyi sahnede izlemek enteresan olacaktır eminim. Bir de 13 Temmuz gecesi Esma Sultan'da konser verecek olan Lisa Ekdahl'ı tavsiye etmem gerekir. Ülkemizde çok ünlü olmasa da harika bir caz piyanisti ve vokalisti olan Ek-dahl ayrıca çok da seksi bir kadın. Her zaman böyle "hem göze hem kulağa" fırsatı gelmez önümüze değerlendirmek lazım!
Adımı kalbine yaz, hatırla!
Valla benim dinlediğimde albüm bitmişti, hatta en geç 14 Temmuz Çarşamba günü piyasada olacaktı. Geçmiş zamanla konuşuyorum, çünkü Tarkan bu, işine karışılmaz! Albümün asıl olayı ise Tarkan'ın muhteşem çıkış şarkısı. Adımı Kalbine Yaz adlı bu şarkıyı Bilge'den ayrıldıktan sonra yazan Tarkan, duygularını o kadar samimi ifade etmiş ki etkilenmemek mümkün değil. Savulun, bu sefer gerçekten Tarkan geliyor!

Hiç yorum yok: